Image hosted by Photobucket.com

2005/12/29

Bir Bebeğin Yarım Kalmış Günlüğü...

Image Hosted by ImageShack.us



5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.

Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.

19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım.

23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim… Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya… Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!

27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?

2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.

12 Kasım: Ah evet… Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.

20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım…

25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..

10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var… Anneme benziyorum galiba…

13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız…. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..

24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı… Hiç duymadığım bir şey bu… Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka… Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?

28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne… Anne… Anneciğim… Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap… Anne… Kolumu çekiyorlar anne… Canım yanıyor anne... Anne… Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne… Anne kalbimi parçalıyorlar… Anneciğim… Anne… Anne… An…

Ah! Kürtajınız ta-mamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun !..

2005/12/27

"Hep Yaz"dedi o,bana...

Image Hosted by ImageShack.us


Bir Midilli Edası...

Yine sensın gece yarısı aklıma gelen.Senden uzaklasmak ıstedım,kendımden sogutmak ama olmadı,yapamadım.Aglayan yüzünü gördüm hayalimin.Bu beni dokunamadıgım,kişiye dokundurdu.Bunu görmek ne kadar acı bilmek istemezsin.

Hayalin hasretligi yakmıstı gözlerımı.Nerede sana benzeyen birini görsem basımı ceviriyorum,gözlerım yanıyor anında kalbim acıyor.

Gelmek istiyorum yanına ama bu hayalin yolu kac vesait onu bilmiyorum.Gelecegım yerın vurdumduymaz soförleri seni bana getirecekmıydı acaba?Ya sen o soguk otogar taslarındaki benım için hazırlanmıs su birikintisi manzaralı banklarda benimle oturacakmıydın?

Bilmiyorum,hala gerceklerı göremiyorum galiba.Olmayacak bir hayale senide sürüklüyorum sensizce.Senden habersiz hayal ediyorum bizi.

İçimdeki sevigiyi anlatamıyorum.Bzen su oluyor sevgin dokununca içim serinliyor,içimdeki yangını bir damlan söndürüyor.Toprak oluyor bazen yagmur sonrası seni soluyorum gökyuzunden.

Anlamıyorsun beni biliyorum.Senin için düs yazdıklarım.Senın ıcın sadece hayali bir asıgım.Ne olursa olsun güzel gözlum senın hayalınle yasayacagım,kırıklıkları hergun kalbımı kanatsa bile...

Bak gökyüzüne ordayım,vapurun cevresınde senın denıze attıgın simit kırıntılarını kapmak ıcın mucadele veren... benım...

Ask benım ıcın baska bir duygu,bir hayal ne olursa olsun bari büyüsünü bozma.Ben alıstım sensız senı yasamaya,bırakta kendımı tüketeyım senle,bırakta gözyaslarım sen olsun,sen benım olmadıkca....

Dew_Spacious

2005/12/13

Romanıma Başlıyorum...

Image Hosted by ImageShack.us


Fransa'dan İzmir'e taşınan hikayemin arastırma,tıp ve psikoloji alanındakı bilgilerimi toplayarak başlıyorum.Uzun soluklu bir yazı olması ıcın cok arastırmam lazım.Artık Başlıyorum...

2005/12/10

Tuba Büyüküstün...

Image Hosted by ImageShack.us


Cevap verdıgın ıcın çok teşekkür ederim.Bir gün görüşeceğiz...

2005/12/07

Ölümlü Sevgiler



"tam soruyordum
“madem ölecektin
niçin bu kadar güzeldin?”
peçetedeki balığı gördüm
ağlıyordu
niçin ağlar peçetedeki balık diye sordum
bir mendil niye kanarsa ondan
dedi Erhan..."

Fahişe



Bir fahişe mutlaka bir aşkın fahişeliğinden,loş sokaklarda boş hayatlara meze olmuştur...

Bir fahişenin gözyaşları bizim hayatımızda çektiğimiz acılardan daha yücedir.

...
Hayat en büyük fahişe iken kim onu suçlayabildi ki !

Erranizma...

Hasat Zamanı Gömüleceğim Ben...





Uykumdan uyandım karanlıkta boynumda bir kesik.Kanlarım damladı damladı damladı yastıgın yüzüne.Sersemlesmis beynım ve gözlerımı acmamı engel olan capaklasmıs kırpıklerım.Kan kokusu ve yavasca akan zaman arasında kaybolan,ben...

Kalktıgımda odamda ki belli belirsiz seslerinizi duydum.Hepiniz oradaydınız ama gözlerım acıyor acamıyorum,göremıyorum sızlerı.Hepiniz benden bir parca aldınız ruhumu teslim etmemi bekleyen Tanrı huzurunda.

Dostum,akrabam,arkadaslarım...
Gülüşlerinizi kendinize saklayın,benım yaralarımdan uzak tutun.Birkacımız yaralıyız bu mekanda.Kesıklerle dolu izlerımız var siz ellerimiz ve ayaklarımıza baktıgınızda.Aynamızın arkadasında ne entrikalar döndugunu hanginiz sordunuz?Gözyaslarımızı sakladık yanlarınızda neden sizce...Kanlarımızı akıtmadık karsınızda,bize kan kusturmamanız için...

Boynum hala kanıyor...Kesdim sizin ellerınle.
Bir kacımız yaralı ve kan kaybederken kendi grup kanımı içtiyorum ben bencilce...

Bundan sonra seyircisiz tiyatrolarda oyun oynayacagım...Hayatımdan bir parça bir parça keserek...

Hasat Zamanı Başladı Ölü Tohumun Evlatları Ekinlerim,Tek...Tek kesmeye Başladım...

2005/12/01

Size Cinayetimin İpuçlarını Veriyorum "H.C"



dostum, göründüğüm gibi değilim. görünüş sadece giydiğim bir elbisedir. senin sorgularından beni, benim kayıtsızlığımdan seni koruyan, özenle örülmüş bir elbise.
benim içimdeki ‘ben’, dostum, sessizlik içinde oturur, sonsuzluğa dek kalacak orada, doyulmaz, erişilmez.
ne söylediklerime inanmanı, ne de yaptıklarıma güvenmeni isterim- çünkü sözlerim senin aklından geçenlerin dile getirilmesinden, yaptıklarımsa umutlarının eylemleştirilmesinden başka bir şey değildir.
‘rüzgar doğuya esiyor’ dediğin zaman ‘evet, doğuya esiyor’ derim: çünkü düşüncelerimin rüzgarda değil, deniz üzerinde dolaştığını bilesin istemem.
denizlerde gezen düşüncelerimi anlayamazsın, zaten anlamanı da istemem. bırak denizimle başbaşa kalayım.
senin için gündüz olduğu zaman dostum, benim için gecedir: böyle olsa da ben yeşil tepelere değerek oynayan öyle vaktini, vadiden süzülen mor gölgeleri anlatırım; çünkü sen ne karanlığımın türkülerini duyabilir, ne de yıldızlara çarpan kanatlarımı görebilirsin-görmemenden, duymamandan hoşnudum ben. bırak gecemle başbaşa kalayım.
sen cennetine yükselirken ben cehennemime inerim- o zaman bile bu ulaşılmaz uçurumu ötesinden bana seslenirsin,’arkadaşım, yoldaşım’ ben de sana seslenirim, ‘yoldaşım, arkadaşım’-çünkü cehennemimi görmeni istemem. alevler görüşünü yakacak, duman burnuna dolacaktı. senin gelmeni istemeyecek kadar çok severim cehennemimi.bırak, cehennemimle başbaşa kalayım.
sen gerçeği, güzeli, doğruluğu seversin; ben de sen hoşnut olasın diye bunları sevmenin yerinde ve iyi olduğunu söylerim ama içimden senin sevgine gülerim. gene de gülüşümü göresin istemem. bırak kahkahalarımla başbaşa kalayım.
dostum, sen iyi, ihtiyatlı, akıllısın; hayır sen eksiksizsin- ben de seninle ölçülü ve düşünerek konuşurum. oysa ben deliyim. ama gizliyorum deliliğimi. bırak deliliğimle başbaşa kalayım.
dostum, sen benim dostum değilsin, ama ben bunu sana nasıl anlatacağım? benim yolum senin yolun değil, gene de birlikte yürüyoruz elele.


"baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir."
"yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı, kıraç olmaktan ağırdır; ve eli açık zenginin çektiği acı dilencinin sefaletinden beterdir..."

"karşısındakine kendinden başka hiç bir şey vermez sevgi ve kendinden başka hiç bir şeyi de geri almaz.ne kendi dışındaki şeylere sahiptir, ne de kendisine sahip olunabilir."


varlikli bir adam konustu: "bize vermekten bahset."

ve o cevap verdi:

"sahip olduklarinizdan verdiginizde,
çok az sey vermis olursunuz;

gerçek veris, kendinizden vermektir.

çünkü sahip olduklariniz, yarin ihtiyaciniz olabilir
diye saklayip korudugunuz seylerden ibaret degil mi?

ve yarin, kutsal sehre giden hacilari takip ederken, kemiklerini,
iz birakmayan kumlara gömen fazla uyanik bir köpege ne getirebilir?

ve ihtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan baska birsey degil midir?

kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak,
tatmin olamayan bir susuzluk göstermez mi?

çok fazla seye sahip olup, çok az verenler, bunu
gösteris isteyen gizli arzulari için yaparlar,
ki bu da armaganlarini yararsiz kilar.

ve bazilari vardir ki, çok az seye sahiptirler ve hepsini verirler.
bunlar hayata ve hayatin definesine inananlardir,
ve kasalari hiç bos kalmaz.

bazilari sevinçle verirler, bu sevinç onlarin ödülüdür.

bazilari ise istirap içinde verirler ve bu aci onlarin vaftizidir.

ve bazilari vardir ki, ne vermenin acisini hissederler,
ne sevinç ararlar, ne de bir erdemlilik düsüncesi tasirlar;

onlar, su vadideki mersin agacinin kokusunu salisi gibi verirler.

böyle kisilerin ellerinde tanri dile gelir ve
onlarin gözlerinden tanri, dünyaya gülümser.

istendigi zaman vermek güzel bir davranis olabilir; fakat
istenmeden, ihtiyaci hissederek vermek çok daha anlamlidir.

ve cömert olan için, verecek kimseyi aramak,
veris olayindan daha fazla sevinç getirir.

vermekten alikoyacaginiz herhangi bir sey olabilir mi?

sahip oldugunuz her sey bir gün verilecektir.

öyleyse simdi verin ve vermenin hazzini
mirasçilariniz degil siz yasayin..

çogunlukla söyle dersiniz:
'verecegim, ama hak edeni bulabilirsem.'

ne koruluktaki meyve agaçlari böyle düsünür,
ne de çayirdaki sürüler.

onlar, saklandiginda çürüyecek olani, yasayabilsin diye verirler.

herhalde kendisine günler ve geceler verilmesini hak eden
bir kisi, sizden gelebilecek seyleri de hak eder.

ve hayat okyanusundan içmeye hak kazanmis bir insan,
sizin küçük irmaginizdan da bir bardak su alabilir.

faydasindan öte, kabul etmenin gerektirdigi cesaretten ve
güvenden daha büyük bir deger var midir?

ve siz kim oluyorsunuz da, onlarin gögüslerini yirtarak
gururlarini korunmasizca ortaya seriyor, sonra da
onlarin degerlerini örtüsüz ve gururlarini
utanmasiz olarak degerlendiriyorsunuz?

önce kendinizi vermeye hak kazanmis ve
verme olayinda bir araci olarak görün.

çünkü gerçekte herseyi veren hayattir
ve siz kendinizi bir verici olarak belirlediginizde,
sadece bir tanik oldugunuzu unutuyorsunuz.

ve siz alicilar, ki hepiniz bu gruba dahilsiniz,ne kendinize
ne de size verene bir boyunduruk yüklememek için,
hiç bir minnet hissi tasimayin.

bunun yerine, armaganlari kanat yaparak,
verenle beraber yükselin;

çünkü borcunuzu gereginden fazla abartmak,
annesi özgür yürekli dünya,
babasi evren olan cömertlik olgusundan
süphe etmek demektir..."

1.beni aldattıklarını anlamadığımı
zannedenlerle dalga geçmek için
insanların beni oyuna getirip aldatmalarından
hoşlanmam biraz tuhaf değil mi?

2.bin sene önce komşum bana
' elemden gayrı bir şey olmadığı için
hayattan nefret ediyorum'
demişti.
dün mezarına uğradım.
hayat
kabri üzerinde raksediyordu.

3.hayatın bütün sırlarını çözdüğün vakit
ölümü arzularsın.
çünkü o da
hayatın sırlarından biridir.

4.hiç kuşkusuz
tuzda garip kutsal bir şey var.
hem gözyaşlarımızda var
hem de denizde.

"allah"ım bana değiştirebileceğim şeyler için güç,
değiştiremeyeceğim şeylere katlanabilmem için sabır
ve
ikisini birbirinden ayırabilmem için sağduyu ver....

Artık Yokum!